Surly Surly

Gezi / Gezi Yazıları / Dünyadan / Hırvatistan



                                                

 
Adriyatik Denizi’nde Ortaçağ Ülkesi
Hırvatistan
 
Yazı ve Fotoğraflar: Yelda Baler
 
Adriyatik Denizi’ne serpiştirilmiş adaların arasında yelken yapmaktı hayalimiz. Gerçekleşmesine saatler kalmıştı. Zagrep Havaalanı’nda inmiş tekneye bineceğimiz Split’e gitmek için ikinci uçağın kontuarının önünde, görevliye sırtçantalarımızı alması için dil döküyorduk. Split uçağına henüz zamanımız olduğunu öğrenince kentin merkezinde birkaç saat de olsa zaman geçirmek için uğraşıyorduk. Birkaç dakika sonra çantalarımızı bırakmış, İstanbul’dan birlikte yola çıktığımız kaptanımız Mustafa Gençaslan ve organizasyonu sağlayan Göcek’teki acentanın sahibi Serhan Cengiz’le birlikte takside yerimizi almıştık.
 
Zagrep ile ilgili az da olsa izlenim edinmek için iyi bir fırsat yakalamıştık. Ancak aynı yolculuğu şimdi yapacak olsam hele ki yanımda arkadaşlarım da varsa araba kiralayarak beş saatte, köyleri, kasabaları görerek Split’e varmayı yeğlerim. Birkaç saate sıkıştırsak da, Zagrep’te 900 yıllık Maksimir Parkı’nı, Katedrali, Ban Jelacic Meydanı’nı geziyoruz. Kafelerin birinde buz gibi bir birayla serinleyip sokaklarını birbirine bağlayan merdivenlerinden tırmanarak, ortaçağ kentini kuşbakışı seyreyliyoruz.
 
Gecenin ilerleyen saatlerinde vardığımız Split Marinası’nda teknemize yerleşmek çok keyiflendiriyor hepimizi. Sabah erken uyanıyoruz. Kimimiz liman işlerini tamamlarken kimimiz erzak alışverişimizi yapıyoruz. En kısa zamanda limanından ayrılmayı başarıyoruz. İlk durağımız olan Trogir’e yola çıktığımızda saçlarımı uçuran rüzgar günlük yaşamın sıkıntılarına sıkı sıkıya bağlayan halatlarımı da lime lime koparmaya başlamıştı.
 
Trogir, Veli Drvenik, Vis
Trogir Marinası’na demir atıp karaya çıktığımızda Hırvatistan’ı da hissetmeye başlamıştım. İkibin yıllık bir şehir burası. Dar taş sokaklar, taş evler arasında kıvrılarak dolaşırken kentin ortasında küçük bir adaya geliyoruz ki burası eski kent merkezi. Unesco’nun Dubrovnik ile birlikte Dünya Kültürel Mirası listesinde yer alıyor. Sokaklardaki şık dükkanlar, kafeler, Dük Sarayı, saat kulesi, kiliseleri ile modern bir ortaçağ kentinde olduğumu düşündürüyor. Sokaklara dağılıp fotoğraf çekiyor, birileriyle sohbet ediyor, ufak tefek alışverişler yapıyoruz. Yerli halkta bile bir tatil havası seziliyor ya da bana öylesine hoş geliyor ki gördüklerim ve yaşadığım bu aylaklık duygusu herkesi aynı düşünüyorum.
 
Akşam üzerine doğru yine demir alıp gün batımında Veli Drvenik adasına yanaşıyoruz. Koyun içine demirlemiş tekneler, kıyıdaki küçük ve panjurlu evler ve kızıllaşan güneşle birlikte daha da çarpıcı hale gelen koyun girişindeki balıkçı kadın heykeli gece geçireceğimiz dupduru saatlerin habercisi gibiydi.
 
İkinci adamız Dalmaçya kıyılarının en bilinen kasabalarından biri Vis. Hırvatistan’ın en geniş adası olan Vis Adası’na bulutlar arasında giriyoruz. Adayı dolaşmaya çıkınca bir taksi ile balıkçı köyü Komiza’ya geçiyoruz. Adanın içinde dağları ve üzüm bağlarını aşarak önce çakıl taşlı bir kumsala oradan da köye ulaşıyoruz. Gördüklerim, masal kitaplarındaki küçük kıyı kasabalarının resimleriyle çakışıyor beynimde. 800 yıllık bir balıkçı köyü olan Komiza’da koyun içine demirlemiş balıkçı tekneleri var. Kıyıdaki lokantalardan nefis balık kokuları geliyor. Adanın meşhur şarabıyla birlikte ahtapot salatasına ve nefis bir balığa kim hayır diyebilir. Ben demiyorum…
 
Hvar Adası
Adriyatik’in 4. büyük adası olan Hvar’da her şey çok güzel. Güneş Hvar’da kucaklıyor bizi. Günün her saati bir canlılık söz konusu. Koyun içine kurulu kasabanın tepelerine doğru üzüm bağları ve lavanta bahçeleri var. Tepeye kurulu kalesi, labireti andıran sokakları, küçük panjurlu taş evleri, dışarıya taşan kafeleri, dükkanlarıyla tek kelimeyle gidilesi bir yer. Lavanta çiçekleri yaz başında güneş henüz yükselmeden toplanıyor. Kaleye çıkmak biraz bacak kası ve nefes istiyor. Ama mutlaka gitmenizi öneririm, adayı, uzaktan gelen gemileri, lacivert denizi görmenin ve nefis rüzgarı hissetmenin en keyifli noktası o tepeler.
 
Adanın yapısı çok ilginç. Boyu 68 km, eni, bir yeri hariç genelde 6 km civarında. Hvar’ın bir özelliği de 1612 yılında Avrupa’nın ilk şehir tiyatrosunun burada kurulmuş olması. Yugoslavya iç savaşında bile tiyatrolarını korumayı başarmış Hırvatlar. Adada kendimi kaybettiğim yerlerin başında elbetteki sokak aralarındaki küçük dükkanlar. Öylesine eğlenceli ve hoş eşyalar var ki ya renkleri, ya işlevleri bir şekilde cezp ediyor. Hvar’ın akşamları da gündüzünden daha etkileyici. Kafelerde çalan müzikleri, hoş sohbet insanları, yemekleri, tatlıları, şarapları hafif esintisiyle düşündüğümde hep beni heyecanlandıran güzellikler.
Adanın en çarpıcı yerlerinden biri de – ki mutlaka uğrayın- nefis kumsalı. Ölüdeniz’in küçük halini andıran bu kumsalın bir bölümü de çıplaklara ayrılmış.
 
Sudaki ada
Adaların arasında en hoşuma giden yerlerden biri de Brac Adası. Özellikle gecelediğimiz Milna koyun içinde koylardan oluşan bir yer. Sabah henüz gün ışırken uyandığımda gördüğüm güzelliklere dayanamayıp beş dakikadan kısa bir zamanda elimde makinemle sokaklara düşüyorum. Suyun üzerine düşen yansımalar aklımı başımdan almaya yetiyor. Suyun içinde bir adada dolaşır gibiyim. Kasaba henüz uyanmadan makinemden çıkan klik sesinin bile ortalıkta yankılandığı bir sessizlikte harika bir huzurun içindeydim. Etrafın kıpırdanmasıyla birlikte fırından gelen çörek kokuları, kıyıya yanaşan balıkçı tekneleri, balıkçıların sesleri, uyanan tekne sahipleri…
 
Dubrovnik mi bir başka sefere…
 
 
Bu yazı ve fotoğrafların bazıları, BÜMED dergisinde yayınlanmıştır. Tüm telif hakları Yelda Baler'e aittir.  Kendisinin yazılı izni olmaksızın hiçbir şekilde ve internet dahil hiç bir ortamda bölümler halinde de olsa, yayınlanamaz ve kullanılamaz.
 

 



 
©2016 - Yelda Baler- Bagdat Caddesi Feneryolu Sit. 131/103 Feneryolu / Kadiköy - Istanbul ( Feneryolu Sabit Pazari Yani Köşe Bina )
Tel: 00 90 216 348 90 87 - Faks: 00 90 418 35 00 - GSM - 00 90 533 668 04 10
© Sitede bulunan yazi ve fotograflar, telif haklari kanununa göre yazili ve internet dahil hiç bir ortamda bölümler halinde de olsa, izinsiz yayinlanamaz ve kullanilamaz.